26 Şubat 2013 Salı

Binlerce İş İlanı Sizi Bekliyor ama Saklanarak!


     

       Merhaba sevgili kaderdaşlarım, kaderdaş kalanlarım,

    Sizlere söz verdiğim gibi bugün iş bulma siteleri hakkında sizlerin de bildiği şeyler yazacağım. Sonra siz de "e ben bunları zaten biliyorum" diyerek belki başka bir bloga, belki de başka bir oyuna doğru yelken açacaksınız.

    İlgili sitelere gerekli giydirmeleri yapmadan önce biraz tanıtım ve reklam sektörünün saçmalıkları hakkında konuşmam gerekiyor. Şöyle ki; bendeniz televizyonda katrilyonlar harcayarak reklamı yapılan sakızların, bu tanıtımlar üzerinden ne kadar kar marjı elde edebileceğini bile hiç anlayamazken, bu iş bulma sitelerin zamanında dilimize pelesenk olmuş jingle'larla reklam verdiğini düşünerek deliriyorum. 

    Kim bilir üye olan işveren ve şirketler ne üyelik aidatları ödüyorlar ki bu sitelere, siteler çoğalıyor, çoğalıyor ve üstelik televizyona reklam bile verebiliyor. Benim işsizliğim ve iş arayışım bu iş arama sitelerinde yeni istihdam olanakları yaratıyor, onların sgk'ları yatarken başka personele iş çıkarıyor, bunun muhasebecisi, ofis personeli vs. derken reklamcılık sektörünü bile hızlandırıp iş olanağı yaratıyor.

     "Yani benim işsizliğim başkalarına iş olanağı sunuyor. Öyleyse ben neden iş bulamıyorum?"

     İşte bugün ki iç bunaltıcı sorumuz bu! Kalkıp da İşkur'dan talepte bulunacak değilim. Kendilerinin işsiz kaptana makyözlük teklif etmişliği var sonuçta. (Makyözlük kelimesine tıklayarak bu harika habere ulaşabilirsiniz)

     Bu nedenle sizlerin de çok iyi bildiği gibi, çeşitli başbelası internet sitelerine giriyorum. Bakıyorum, bakınıyorum ve çıkıyorum. Peki neden?

  • Yanlış şehirde, yanlış işi arıyosun, sen çok değiştin!

      Yani mesela ben İK (İnsan Kaynakları) biriminde, İstanbul şehrinde asistanlık arıyorsam, kalkıp Düzce'de temizlik işçiliği veya ustalık ilanlarıyla karşılaşıyorum. Sitenin seve bayıla kaydettiği CV'mde kocaman ehliyet yok yazarken şöförlük önermesi ise büyük ihtimalle gizli bir "kendini geliştir, araba bile kullanmıyosun" mesajı. Yoksa bu kadar alakasız ve manasız bir taramayı yapmanın başarısızlık dışında nasıl bir gerekçesi olabilir.

      Doğru düzgün bir tarama bile yapamayan o siteyi hazırlayan kişilerin bile bir işi olduğunu ve bu işi bu kadar kötü yaparak para kazandıklarını düşününce, insanları brüt maaşlarıyla dövesim geliyo. 

  •  İş arıyorum, hadi beni avlayın.
      Ahanda aradığım şirketin iş ilanını buldum diye dalıverdiğiniz bu gıcık site, hemen görüntülenme sayısına bir yenisini ekleyip reklam verenlerden tıkır tıkır paraları cebine indirirken, bir de bakıyosunuz ki sizi avlayan o ilan 2008 yılına ait. O pozisyona alınan kişi şimdi kim bilir nerelere geçmiş, ne uzmanlıklar almıştır. Belki çocuğu olmuş, doğum yada emzirme izni almaya çalışırken işten atılmış, kariyer kadını olup parmağına çoklu tektaşları takacakken, piyasadan elini çekip, "zaten kadının yeri çocuğunun yanı" moduna girmiştir. Belki firma maaşları yatırmadığı için 3 ay sonra başka bi yere geçmiş, orda da patronunun ayrılırken tazminat vermemek için aslında onu 3 ayda bir işa alıp alıp attığını öğrenmiştir. Bi iş ilanı için bu kadar aksiyon bana fazla.

  • "Bir cevap bile yazmadılar" serzenişine son! Otomatik mesajlar yağıyor.
       Eskiden işsizlik daha saygın bi uğraştı. Siz o zamanları hatırlamazsınız, insanlar ellerinde  dosyaları, çalışmak istedikleri firmalara, kurumlara gider, görüşmek isterlerdi. Öyle CV'ye bakıp, vay efendim orda çalışmışsın, bunu yapamazsın, şunu yapmışsın, bundan ne anlarsın dertleri yoktu. İnsanlar oturur iki kelam dinlenir öyle postalanırlardı.

      O zamanları ben de hatırlamıyorum. O yüzden genelde başvuru yaptığımda da hani elimi sıkmadın bari başvurun ulaştı diye bi mail atıver diyip, evdeki koltuğumda ayaklarım çarpık oturarak kendimce trip atardım. Her daim kendini güncelleme yetisine sahip firmalar da çözüm bulmuşlar. Çözüme şu;

"Başvurunuz elimize ulaşmıştır."

Şimdi de az önce yaşanan monolog mailleşmeyi aktarıyorum;
Saat 08:51, gelen mail; 'Başvurunuzu aldık, değerlendiricez, tırı vırı..'
Saat 09.02, gelen mail; 'Uygun değilsiniz, tırı vırı..'

      Arkadaşım, sen ne ara başvuruları 2 haftada açamayıp, açınca 11 dakikada inceleyip karar verir oldun. Madem kararı verdin, niye bana değerlendiricem diyosun. Hadi dedin, bari neyi değerlendirdin onu deyiver. 'Cevap verdim ya ona şükret'  İK'lığını ben de yaparım. Ver bana o işi, bak neler yaparım. 

  • Herkes Bill Gates, herkes Mark Zuckerberg, bi ben işsizim!
       Koskoca site kurmuşsun, bi denetim mekanizman yok mu arkadaş. O ne ilan öyle. Pozisyonun adı 'asistanın asistanı'. Benden istemediğin bi jonglörlük. İngilizce zaten baba dilim. Sanki İngiliz sömürgesiyim. Yanında Rusça ve İtalyanca akıcı. Diğer diller de artı puanmış. Kültür ateşesi olsam olurum ama sizde bilmem kimin asistanı olup sömürülmek istiyorum.

      Yahu hiç mi bakmıyosun, millet ne ilan veriyo, ne istiyo, neye bakıyo. Hepsine çatır çatır aidat denetlemesi yapıyosun ama. İşsizliğin temel tanımında bile 'mevcut piyasa koşullarına uygun' diye bi tabir var. Siz Microsoft'u mu baz alıyosunuz anlamadım ki.

  • İnsan Kaynakları (İK) Firmaları beni senden çok düşünüyor.
      İlk arama yaptığımda gözlerime inanamamıştım. Örneğin bir firma var. Allah bütçelerine zeval vermesin, öyle çok pozisyon var ki aradıkları, sanırsın kendi cumhuriyetini kurucak. Ama gerçeği öğrenince takdirimi kazandılar tabii ki. İşte işini doğru yapan bir SGK'lı. Yememiş içmemiş, bana hiç bir bilgisini vermediği trilyonlarca iş ilanı bulmuş. Bana gel, işini ben bulam, para kazanam, yiyem, içem, gezem, diyo. Zaten bi işe girmek için şirket içi bile bir sürü birimin elinden geçen bi kağıt parçasıyım ben. Bi de senin birimlerinin elinden geçemem. O Cv eskir, zaten ilk sayfanın altına bile bakmıyorsun, orası da okunmaz olur. Benim kiram var, faturam var. Yapma gözünü sevem.

  • Eğitiminiz bize fazla geldi, bu yükü kaldıramayız.
       Son bir aydır taktik değiştirdim. Artık işleri ben seçmiyorum. Hepsine başvurup, beni seçenler arasından seçim yapmaya karar verdim. Taktik, mantık hatası barındırıyo biraz. Sanki hepsi belli bir tarihte kararlarını açıklayacak da ben ooo piti piti yapıcam. Tabii ki gel diyene gidicem, git diyene gelicem.

      Ama yani, hani.. dedim. Kimse arayıp sormuyosa bu kadar zamandır, burda bişeyler ters. Bendeniz yüksek lisanstan terkim. 18 yıllık zorunlu eğitim kabul edilene kadar da bu yaptığımın ufak bi değeri olmalı. Ama yok. Bu yüzden 'eğitilmek üzere' yani daha bir güzel sömürülmek üzere, lise mezuniyeti şartı olan işlere bile başvurdum. İnsan bi arar sorar, belki bi derdi var, borcu harcı var, yükselme hevesi vardır, gelsin sömürelim der. Yok!

      Bazı arkadaşlar diyor ki, zaten kabul etmezsin, memnun olmazsın diye çağırmıyolar. E beni de kimse kabul etmiyo, ben zaten memnun olamıyorum ki..

  • Sana bi mesajımız var , ama okuyamazsın.
      Ve işte, en sevimsiz vukuat. Şimdi ismini vererek rencide etmeyi çok isterdim ama ilgili iş bulma sitesinin insan kaynaklarıyla internet ortamında kavga etmek istemiyorum.

       Ben işe başvurmuşum. Karşıdaki işverenin personeli de zahmet edip bir tuşa basarak çok büyük ihtimalle şu içerikte bir mesaj atmış ; 'uygun değilsin, sen daha iyilerine layıksın'. Belki ben bu mesajı okumak istiyorum. Belki başvurularıma olumsuz cevap gelmesi beni mutlu ediyo. Belki ben bunun için başvuruyorum. Bu sitelerin amacı işverenle işsizi buluşturmak değil mi?!  Yahu ben bu mesajı niye okuyamıyorum!!!!  Ne bilgisayardan, ne telefondan. İşte karşınızda yine işini kötü yaparak para kazanan bir SGK'lı.

      O işini kötü yapan SGK'lıların hepsinin ödeyecekleri primlerine yeni düzenleme gelir de, emeklilikte sahil kasabasında torunlarıyla oynayacaklarına Mecidiyeköy egzozlarında öksürürler inşallah..

Çok pis beddua ettim. Özel sağlık sigortaları olsun bari..



 Buraya da iş bulunca başımıza geleceklerle ilgili küçük bir ipucu ekliyorum. Buraya tıklarsan gerçeklerle yüzleşebilirsin. Bir sonraki yazımızda sigortasız polyanna'yla tanışmak üzere, hareketsiz kalın.